halletme ne demek?
- Halletmek işi
- Bk. çözme
- Solution, settlement, solving, working-out, working, adjustment, removal.
halletmek
- Yoluna koymak, olumlu sonuca bağlamak
- Çözmek.
- Güç görünen bir olay veya duruma çözüm yolu bulmak.
- Bir cismi bir sıvı içinde eritmek.
- Cinsel ilişki kurmak.
- Bir yemeği yenecek duruma getirmek.
- Bir yüzü balta, bir yüzü kazma olan araç.
- Solve.
- Resolve.
- Arrange.
çözme
- Çözmek işi
- El tezgâhlarında dokunan, genellikle yatak, yorgan çarşafı yapmakta kullanılan ince bez.
- Bir kuvveti, istenileni doğrultularda etkiyen en az iki kuvvete ayırma.
- Üstüste binmiş izge doruklarını ayırma.
- Bir katının çözeltiye geçirilmesi.
- Accommodation.
- Release.
- Untying.
- Unfastening.
- Solving a problem.
halletmek
- Yoluna koymak, olumlu sonuca bağlamak
- Çözmek.
- Güç görünen bir olay veya duruma çözüm yolu bulmak.
- Bir cismi bir sıvı içinde eritmek.
- Cinsel ilişki kurmak.
- Bir yemeği yenecek duruma getirmek.
- Bir yüzü balta, bir yüzü kazma olan araç.
- Solve.
- Resolve.
- Arrange.
halletmemek
- (neg. form of halletmek) solve, resolve, arrange, adjust, figure out, work out, get things done, sort out, overcome, untangle, untwist, manage, clear up, compound, dispatch, dispose of, dissolve, hurdle, lay on, lick, polish off, sort, square, surmount, unriddle, untie.