hakiki ne demek?
- Gerçek
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Atatürk - Niteliği değişmemiş, aslına uygun olan, gerçek olan.
Hakiki Malatya kayısısı.
Real.
True.
Genuine.
Veritable.
Bona fide.
Dinkum.
Dyed-in-the-wool.
Pucka.
Pukka.
Rightful.
Sterling.
Straight-out.
Actual.
Authentic.
Proper.
Original.
Sincere.
Unfeigned.
gerçek
- Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat.
- Gerçeklik, realite
- Doğruluk
- Varlığını şüphesiz kabul ettiğimiz herşey
- Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki.
- Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici.
- Temel, başlıca, asıl
- Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan.
- Yapay olmayan.
- Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak, var olan.
hakiki anöstrus
- Daha çok yüksek süt verimli ineklerde doğumu izleyerek biçimlenen, inaktif ovaryuma bağlı gelişen anöstrus.
True anestrus.
hakiki bilmece
- Bk. gerçek bilmece