hafıza ne demek?
Kökeni: Arapça
- Bellek, öğrenilen şeyleri akılda tutma.
Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum.
A. Gündüz - Bilgisayar ve telefon gibi elektronik aletlerde verilerin depolandığı kısım
- Yaşantıları, öğrenilen konuları bilinçli olarak akılda tutma, saklama gücü, bellek
- Kur'an'ı Kerim'i başından sonuna kadar ezberlemiş olan kadın.
- Osmanlıca'da yazılışı: hâfıza.
- Ezberleme kuvvesi.
- Kuvve-i hafıza.
- Muhafaza eden.
- Bk. bellek
- Mnemonic.
- Recollection.
- Store.
- Mind.
- Retention.
- Memory bellek.
- Memory.
bellek
- Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin
- Bir bilgisayarda, programı değişmeyen verileri, yapılacak iş için gerekli olan ara sonuçları toplayan bölüm.
- Bilgi-işlerde bilginin korunduğu ve gerektiğinde erişilebildiği sığaç.
- Zihnin belleme ve anımsama yeteneği, gücü.
- Bellenerek öğrenilen şey.
- İşaret, iz.
- Memory.
- Core memory.
- Mind.
- Recollection.
hafıza geliştiren
- Mnemonic.
hafıza geliştirme sistemi
- Mnemonics.