genişlik ne demek?
- Geniş olma durumu
Omuzları ile kalçaları aynı genişlikte.
S. F. Abasıyanık - En, boy karşıtı.
- Tiyatro konuşmasında bir oyuncunun çıkardığı ses tonlarının tümüme birden verilen ad.
- Almaçtaki resmin yatay uzunluğu.
- Bk. en
- Width (of image), horizontal size.
- Wideness.
- Width.
- Breadth.
- Amplitude.
- Spaciousness.
- Roominess.
- Largeness.
- Openness.
- Ampleness.
- Expanse.
- Expansion.
- Extent.
- Spread.
- Vastness.
- Ease.
- Extensiveness.
- Comfort.
- Wealth.
- Immensity.
- Latitude.
- Profundity.
- Range.
- Scope.
- Bildbreiten
- Étendu
geniş
- Eni çok olan, enli, vâsi
- Alanı büyük olan, dar karşıtı
- Bol (elbise).
- Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın.
- Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat
- Çok.
- Broad.
- Capacious.
- Vast.
- Extensive.
en
- Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı.
- Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret.
- Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime
- Bir filmin iki kenar arasında kalan, filmlerin çeşitlerine göre değişen ve filmlerin boylarını belirleyen uzunluğu.
- Erime noktasının kısaltılmış şekli.
- Hlk. Hayvanların kulaklarına vurulan damga.
- Bk. genişlik
- This must not be confused with -en corresponding in Old English to the AS.
- Infinitive ending -an.
- See Em.
genişlik ayarı
- Almaç görüntülüğündeki resmin iki yanında siyahlık gözükmemesi, resmin görüntülük enini tümüyle kaplaması için yapılan ayarlama.
- Width control, horizontal size control.
- Bildbreitenregelung, Zeilenfangregelung, horizontale Ablenkung
genişlik ayarı düğmesi
- Genişlik ayarını sağlayan, genellikle almacın içinde yer alan düğme.
- Width control knob.
- Bildbreitenregelungsknopf