gaza getirmek ne demek?
- Söz ya da davranışla birini yapılması çok güç olan bir işe yöneltmek.
- To fire sb with enthusiasm for.
gaza
- İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan savaş, kutsal savaş
- Bk. din savaşı
- din uğruna savaş
- (C.: Gazevat) Din uğrunda kafirlerle yapılan mücadele, muharebe, düşmana kasdetmek. Cenketmek.
- Coastal region at the southeastern corner of the Mediterranean bordering Israel and Egypt; 'he is a Palestinian from Gaza'.
gaza basmak
- Harekete geçirmek ya da hızını artırmak için motorlu taşıtın gaz pedalına basmak.
- Accelerate, step on the accelerator, step on it, speed up, gun the car up, open out.
getirmek
- Gelmesini sağlamak
- Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak.
- Erişmek veya eriştiğini sanmak.
- İleri sürmek.
- Sebep olmak, ortaya çıkarmak.
- İletmek, bildirmek
- Sağlamak
- Bir makama atamak veya seçmek.
- Bring.
- Bring along.