görmeye değer ne demek?
- Worth seeing.
worth
- Değmek
- Değer, kıymet
- Servet
- Bedel, -lik
- (edat) değerinde
- Layık, değer
- Sahibi, -lik
görmeyen
- Unseeing, blind, sightless, unsighted.
görme
- Görmek işi, rüyet.
- Göze giren ışığın doğurduğu duyumsal izlerle dış çevredeki ayrıntıların algınlanması.
- Sight.
- Seeing.
- Acuity.
- Remark.
- Vision.
- Sehen
- Vision
değer
- Bir değişkenin yada bilinmeyenin sayı ile anlatımı.
- Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü
- Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet.
- Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha.
- Yüksek ve yararlı nitelik.
- Üstün, yararlı nitelikleri olan (kimse)
- Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey.
- Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı.
- Neoklasik iktisada göre tüketicinin son biriminin faydasını dikkate alarak bir mala verdiği göreli önem.
- Emek-değer kuramına göre bir malın içerdiği emek zamanı.