görev ne demek?
- Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş.
- İş görme yetisi, fonksiyon.
- Resmî iş, vazife
Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti.
A. İlhan - Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş.
- Bir organ veya hücrenin yaptığı iş.
- Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi.
- Duty.
- Mission.
- Work.
- Function.
- Service.
- Part.
- Assignment.
- Commission.
- Appointment.
- Billet.
- Business.
- Charge.
- Devoir.
- Employment.
- Incumbency.
- Office.
- Piece of work.
- Position.
- Situation.
- Stint.
- Task.
- Workings.
- Onus.
- Place.
- Post.
- Administrative function.
- Bailiff.
- Cakewalk.
- Jurisdiction.
- Portfolio.
- Business position.
- Role.
- Station.
görev almak
- Bir görevde bulunmak, bir görevi üstlenmek
- Take office.
görev anlayışı
- Sense of duty.