görüş açısı ne demek?
- Bir şeyi görebilme alanı
Ondan evvel görüş açısı içine yandan giren bu uzun gölge bulanık bir karaltıdan ibaretti.
P. Safa - Bakış açısı
Demek gerçekler, görüş açısına, çevrenin etki ve baskısına göre bambaşka biçimlere ve renklere giriyorlardı.
H. E. Adıvar - Başın durumu değiştirilmeden bir nesneye önce bir gözle, sonra da öteki ile bakıldığı zaman nesnenin yerinde görülen değişiklik.
- Bk. açı
- Slant.
- Viewpoint.
- Point of view.
- Angle of vision.
açı
- Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarı doğru arasındaki açıklık.
- Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi
- Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye.
- Ortak bir noktadan (köşe) çıkan iki yarıdoğrunun (kıyı) oluşturduğu uzambiçim.
- Ortak bir noktadan çıkan iki yarıdoğrudan birinin ötekisinin üstüne çakışması için yaptığı dönmenin niceliği.
- Ortak bir doğrudan geçen iki yarıdüzlemin oluşturduğu uzambiçim.
- Ortak bir doğrudan geçen iki yarıdüzlemden birinin ötekisinin üstüne çakışması için yaptığı dönmenin niceliği.
- (Bak: Zaviye)
- Angle.
- Angle
görüş alanı
- Bir ırakgörürün içine alabildiği gökyüzü parçası; başka deyimle, bir bakışta gökyüzünde görebildiği alan.
- Bir alıcı merceğinin kapsadığı alan
- Alıcının görüş açısının kapsadığı alan.
- Field of view.
- Field of view (of vision), limits.
- Gesichtsfeld, Blickfeld
- Champ visuel
- Champ (visuel)
görüş alanı boyutu
- Viewport size.
açısı
- Pain; ache, hurt, sting, gnawing, suffering, worry, heartbreak, sorrow, grief, misery, affliction, anguish, distress, pang.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
görüş alanıgörüş alanı boyutugörüş alanı dışındakigörüş alanı içindegörüş ayrılığıgörüşgörüş belirtmekgörüş bildirmekgörüş birliğigörüş çizgisigörügörücügörücü gitmekgörücülükgörücüye çıkmakaçısıaçısındanaçısalaçısal açıklıkaçısal aralıkaçısal avansaçısal bölgeaçıaçı karşı açıaçı çekimiaçı fonksiyonuaçı freze bıçağı