fonda etmek ne demek?
- Demir atmak.
Bir iki geminin fonda ediş gürültüsünü duyan Çakır Ayşe, kıyıya seğirtti.
Halikarnas Balıkçısı - Demir atmak.
- To anchor.
demir
- Bu elementten yapılmış
- Bazı nesnelerin demirden yapılmış parçası.
- Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça.
- Güçlü, kuvvetli, sert
- Çapa (II).
- İnsan veya hayvan memesi.
- Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe).
- Simgesi Fe , atom numarası 26, atom kütlesi 55,85 g, e.n. 1535
- Bazı minerallerde, hemen hemen her çeşit toprakta ve mineralli sularda bulunan atom numarası 26, atom ağırlığı 55, 847, sembolü Fe olan bir metal element. Hemoglobin, miyoglobin, sitokrom, peroksidaz, katalaz gibi bazı hemoproteinlerin temel kısmını oluşturur. Esas işlevi oksijenin hemoglobin içinde dokulara ve hücresel oksidasyon mekanizmalarına taşınmasıdır.
- Sağlamlık, dayanıklılık gibi özelliklerinden dolayı çoğu halk inanmalarında ve büyüsel işlemlerde kullanılan maden.
fonda
- Geminin demir attığı yer.
- Gemiler için demir atma komutu.
- United States film actor United States film actress and daughter of Henry Fonda.
- Drop the anchor.
- United States film actress and daughter of Henry Fonda.
- United States film actor.
fondan
- İçinde likör, tatlı veya hoş kokulu maddeler bulunan, ağızda kolayca eriyen bir tür şekerleme
- Fondant, chocolate.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.