fix eye on ne demek?
- Dikmek
dikmek
- Bir cismi dik olarak durdurmak.
- Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek
- Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmek
- Beklemek için birini bir şeyin başına getirmek.
- Top, taş vb.ni dikine havaya atmak.
- Yapı kurmak, inşa etmek.
- Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymak.
- Biçilmiş veya yırtılmış kumaş, deri, yara vb.ni iğneye geçirilmiş iplikle tutturmak.
- Rest.
- Plant, lay down, prick, bed, bed out.
fix a date
- Biraraya gelme konusunda anlaşmak, toplanmaya karar vermek; bir tarih veya bitirme zamanı belirlemek
fix a problem
- Sorun çöz
eye
- Göz
- Dikkatle bakma, gözetme
- Toplanma noktası
- Ilmik
- Ilik
- Iğne deliği
- Süzmek, izlemek, dikkatle bakmak, gözetlemek, kuşkuyla bakmak
- Bakmak, süzmek
- Delmek
- (poetry) çeşm, ayn
on
- Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
- Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
- Dokuzdan bir artık.
- Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
- -one.
- Deca-.
- In progress; proceeding; as, a game is on.
- In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
- With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
- Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.