fix ne demek?
- Tamir etmek
- Onarmak
- Takmak (sabitleştirecek bir şekilde)
- Düzeltmek
- Kararlaştırmak (tarih, miktar)
- Yapıştırmak, saptamak, kararlaştırmak
- Yerleştirmek, oturtmak
- Sabitleştirmek
- Düzene sokmak
- Bağlamak
- Üstesinden gelmek
- (yemek) hazırlamak
- Rüşvet vermek, rüşvet yoluyla sonucu garanti altına almak
- (spor) şike yapmak
- Yola getirmek
- Tespit etmek
- Mikroskopik çalışma için hazırlamak
- Gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözünü ayırmamak
- Katılaştırmak
- Sağlamak
- Tespit banyosu yapmak
- Dikkat çekmek
- (kedi, köpek) kısırlaştırmak
tamir
- Onarma, onarım.
- Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma
- Onarım. ~ etmek: onarmak.
- Bk. onarım
- Bozuk şeyi düzeltmek. Eski şeyi düzeltip yeni haline getirmek. (Osmanlıca'da yazılışı: ta'mir)
- Hurması olan kişi.
- Wrecking.
- Repair.
- Overhaul.
- Mending.
fix a date
- Biraraya gelme konusunda anlaşmak, toplanmaya karar vermek; bir tarih veya bitirme zamanı belirlemek
fix a problem
- Sorun çöz