filizcik ne demek?
- Küçük sürgün
Burası sokakları taşlarla örtülmüş, iğne kadar da olsa bir filizciğe çıkacak toprak bırakılmamış mahallelerden değil.
M. Ş. Esendal
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
filiz
- İnce taze ve güzel vücutlu.
- Ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği.
- Yeni sürmüş körpe ve küçük dal veya yaprak, sürgün.
- Bk. cevher.
- Bitkilerin yapraklı sürgün ve diğer uzantılar gibi olgunlaşmamış toprak üstü kısımları.
- Betonarmede demirleri eklemek için bırakılan uzantılar.
- Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe sürgün.
- Ocaktan çıkarılan işlenmemiş ham maden.
- İnce uzun, zayıf, narin (kız).
- Ağaç ve çiçek fidanı, taze sürgün.
filiz damarı
- Bir filiz veya mineral katmanı ya da yatağı.
- Seam.