farzet ki ne demek?
- Assuming that.
assuming
- Kibirli, küstah, kendini beğenmiş
farzet
- [farzetmek] assume, suppose, imagine, theorize, presume, say, fancy, call, deem, opine, posit, reckon as, reckon for, repute.
farzetme
- Assumption, presumption.
ki
- Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz
- Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz.
- "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz.
- İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz.
- İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz
- Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz.
- Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz.
- Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi.
- That.
- So that.