expedience ne demek?
- Uygunluk
- Çıkar, menfaat
- Çıkar yol, çare
uygunluk
- Uygun olma durumu, yakışık, mutabakat, mukarenet.
- Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı, agreman.
- Özne ile yüklemin veya bazı dillerde olduğu gibi sıfat ile ismin, cins ve sayı bakımından birbirine uyması: Öğretmen geldi. Öğrenciler ödevlerini yapmışlar gibi.
- (Derleme.. uyumlama) Özne ile yüklemin veya bazı dillerde olduğu gibi sıfat ile adın, cins ve sayı bakımından birbirine uyması: Öğretmen geldi; Öğrenciler ödevlerini yapmışlar; Çocuklar oyuncaklarını paylaşamadılar; Kuşlar uçuyorlar (veya uçuşuyorlar) vb.
- Concord agreement.
- Congruity.
- Suitability.
- Convenience.
- Accordance.
- Conformity.
expediency
- Yol, çare
- Uygunluk, çıkar
- Menfaat
expedient
- Çare, yol, önlem, tedbir
- Doğru yolu aramadan istenilen sonucu elde etmek için en kolay yolu teşkil eden
- Uygun, münasip, muvafık, kestirme
- Yol, çare, tedbir