etraf ne demek?
- Yanlar, taraflar
Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler.
P. Safa - Çevre, dolay
Meçhul kadın korka korka etrafına bakındı.
A. Gündüz - Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit
Ama derdini etrafına anlatamıyordu işte.
S. Ayverdi - Kanat, kol ya da bacaklar.
- (Taraf. C.) Taraflar, yanlar, canibler, yönler, uçlar, kıyılar.
- Limb.
- Enviroment.
- Surroundings.
- Adjacencies.
- Vicinity.
- Circle.
- Purlieus.
- Ambit.
- Environs.
- Vicinage.
- Environment.
- Sides.
- All sides.
- Area around or near.
- Purlieu.
- Region.
- Surrounding area.
- Membre
etraf iskeleti
- Kalça, kol ve bacak iskeleti.
- Appendicular skleton.
- Squelette appendiculaire
etrafa saldırmak
- Run amuck, run amok, lash about, lash out.