duygan ne demek?
- Aşırı duygulu
Sanat eseri yaratmamakla beraber fazla hisli, duygan olanlar, duygularının kuvveti nispetinde, muhakkak, şu beş hissin noksanını sezip sızlanırlar.
R. H. Karay
aşırı
- Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın
- Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem
- Gereğinden fazla, çok.
- Ötede, ötesinde.
- Gereğinden fazla olarak, çokça.
- Extreme.
- Excessive.
- Ultra.
- Super.
- Acute.
duygu
- Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim.
- Ahlaki, estetik vb. şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği.
- Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik.
- Duyularla algılama, his.
- Önsezi.
- Duyulan, işitilen, hissedilen şey.
- Kimi nesne, olay veya kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
- Belli bir uyaran karşısında genellikle güdü ve değerlerle ilişkili olarak belirip çoğu kez süreklilik ve tutarlılık gösteren, heyecandan daha zayıf bir uyarım biçimi.
- Feeling.
- Emotion.
duygu ahlakı
- Ahlaksal isteme ve eylemlerin güdülerini duyguda, eğilimde, duygulanımlarda gören ahlâk felsefesi. // Bu anlayışta, insanda bir ahlâk duygusunun (moral sense) varlığından söz edilir; burada özellikle iyi için duyulan duygu, daha geniş anlamda, duygudaşlık duygusu ve güzele, uyumlu olana duyulan estetik duygular söz konusudur. Başlıca temsilcileri: en önemlileri Shaftesbury ve Hutcheson olan ve "İngiliz Ahlâkçıları" diye adlandırılan filozoflardır.
- Morale du sentiment