aşırı ne demek?
- Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın
Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir.
O. Rifat - Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, müfrit, ekstrem
- Gereğinden fazla, çok.
Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından sonuç aynı kapıya çıkardı.
Elif Şafak - Ötede, ötesinde.
- Gereğinden fazla olarak, çokça.
Kadın aşırı boyanmıştı, adamın yüzü solgundu.
Yusuf Atılgan Extreme.
Excessive.
Ultra.
Super.
Acute.
Breakneck.
Camp.
Crusted.
Deep.
Desperate.
Devilish.
Disproportionate.
Exaggerated.
Exceeding.
Exorbitant.
Exquisite.
Extortionate.
Extravagant.
Fancy.
Ferocious.
Fond.
Fucking.
Fulsome.
Heavy.
Like hell.
Hell.
Astronomical.
Awfully.
Excess.
Extremely.
Fierce.
Immoderate.
Inordinate.
Mortal.
Overdone.
Overmuch.
Redundant.
Steep.
Surplus.
Undue.
Unduly.
Unrestrained.
Beyond.
Over.
In excess.
To excess.
Fanatic.
Like anything.
Overflowing.
Over the top.
Rabid.
Red hot.
Sore.
Too too.
Ultimate.
Ungodly.
aşırı açık porno
Hard porn.
aşırı açındırılmış
- Aşırı açındırmaya uğramış film.
Over-devefoped, cooked (a.).
Überentwickelt
Surdéveloppé