duygu ne demek?
- Belli bir uyaran karşısında genellikle güdü ve değerlerle ilişkili olarak belirip çoğu kez süreklilik ve tutarlılık gösteren, heyecandan daha zayıf bir uyarım biçimi.
- Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim.
Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa, duygu payı da ondan az değildir.
B. Felek - Kimi nesne, olay veya kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
- Ahlaki, estetik vb. şeyleri değerlendirme, onlara bağlanma yeteneği.
- Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik.
Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum, çok fenayım duygusu kapladı.
P. Safa - Duyulan, işitilen, hissedilen şey.
- Duyularla algılama, his.
- Önsezi.
Yolunuzu değiştirmeniz lazım geldiğini de sezecek kadar bir duygum vardır.
A. Gündüz - Feeling.
- Emotion.
- Feel.
- Sense.
- Sensation.
- Chord.
- Sentiment.
- Communion.
- Impression.
duygu ahlakı
- Ahlaksal isteme ve eylemlerin güdülerini duyguda, eğilimde, duygulanımlarda gören ahlâk felsefesi. // Bu anlayışta, insanda bir ahlâk duygusunun (moral sense) varlığından söz edilir; burada özellikle iyi için duyulan duygu, daha geniş anlamda, duygudaşlık duygusu ve güzele, uyumlu olana duyulan estetik duygular söz konusudur. Başlıca temsilcileri: en önemlileri Shaftesbury ve Hutcheson olan ve "İngiliz Ahlâkçıları" diye adlandırılan filozoflardır.
- Morale du sentiment
duygu alışverişi
- Stanislavski Yöntemine göre: Oyun sırasında iki oyuncu, ya da bir oyuncuyla bir grup ya da bir oyuncuyla bir eşya arasında kurulan bağdır.