draw ne demek?

  1. Çizmek
  2. Karalamak, yazmak
  3. Çekmek

    He drew the tray of food closer to his plate. / Yemek tepsisini tabağına doğru çekti

  4. Sürüklemek
  5. Çekme, çekiş
  6. Almak, kazanmak
  7. Silâh çekme
  8. Çekilen bir şey (kur'a gibi)
  9. İlgi çeken herhangi bir şey
  10. Berabere kalma, berabere biten oyun (satranç, dama)
  11. Sorguya çekmek
  12. Dik yamaçlı ve derin vadi
  13. Bir köprünün açılan kısmı
  14. (kuyudan su) çekmek
  15. Silah çekmek
  16. Cezbetmek, ilgi çekmek
  17. Almak (faiz, para)
  18. Resmetmek, kelimelerle tasvir etmek
  19. İçine çekmek, emmek (hava, sıvı)
  20. Berabere kalmak, beraberlik
  21. Ilham almak, kaynak olarak kullanmak
  22. Çekip uzatmak (tel)
  23. Suyunu boşaltmak
  24. Germek (yay, ip)
  25. Çekip çıkarmak (diş, tıpa)
  26. Kapamak (perde)
  27. Kura çekmek
  28. Draw a conclusion: sonuç çıkarmak

çizmek

  1. Çizgi çekmek.
  2. Resmini yapmak, resmetmek
  3. Çizgiler hâlinde belirtmek, desenini yapmak
  4. Çizgi biçiminde yaralamak.
  5. Geçersiz kılmak için üzerine çizgi çekmek.
  6. Kişiyle ilgiyi kesmek, bağı koparmak.
  7. Bir çizge ya da eğriyi çizme eylemi.
  8. (en)Write off.
  9. (en)Draw.
  10. (en)Mark up.

draw a bead on

  1. Nişan almak, silahını doğrultmak

draw a bill

  1. Senet düzenlemek

Türetilmiş Kelimeler (bis)

draw a bead ondraw a billdraw a blankdraw a breathdraw a checkdraw a chequedraw a conclusiondraw a harrow overdraw a linedraw a long datedrabdrab monotondrabbetdrabbledrably
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın