doğurmak ne demek?

  1. Yavru dünyaya getirmek, doğum yapmak

    Bir kadın tarlada doğuruyor, bir kadın hastanede doğuramıyor.

    S. F. Abasıyanık
  2. Ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak

    Artık yolun ortasını geçtik ve saçlarımızda aklar akları ve alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  3. (en)Give birth.
  4. (en)Bear.
  5. (en)Have a baby.
  6. (en)Breed.
  7. (en)Cause.
  8. (en)Engender.
  9. (en)Foal.
  10. (en)Generate.
  11. (en)Procreate.
  12. (en)Have.
  13. (en)Mother.
  14. (en)Produce.
  15. (en)To have a child.
  16. (en)To give birth to.
  17. (en)To cause to arise.
  18. (en)To lead to.
  19. (en)Beget.
  20. (en)Bring forth.
  21. (en)Call forth.
  22. (en)Litter.
  23. (en)Motivate.
  24. (en)Stick to one's ribs.
  25. (en)Teem.
  26. (en)To bring into the world.

doğurmak üzere olan

  1. (en)Parturient.

doğurma

  1. Doğurmak işi.
  2. Kimi ışınetkin özdeklerin zincir tepkimeleri sonunda, kendilerinden daha çok bölünür özdekler üretmeleri.
  3. Doğumun gerçekleşmesi.
  4. (en)Parturition, give birth.
  5. (en)Bearing.
  6. (en)Birth.
  7. (en)Labour.
  8. (en)Childbirth.
  9. (en)Parturition.
  10. (en)Breeding.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

doğurmak üzere olandoğurmadoğurma halinde olmakdoğurmamakdoğurdoğurandoğuran avrat azraili yenmişdoğuran çekirdekdoğuran dişidoğudoğu afrika işbirliğidoğu afrika kalkınma bankasıdoğu afrika topluluğuDoğu Afrika tripanosomozisi
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın