doğruyu söylemek ne demek?
- Tell the truth.
tell
- (C.: Tilal) Tepe, yığın, küme.
- Ark höyük.
- Söylemek, nakletmek, hikâye etmek, anlatmak
- Ifade etmek, beyan etmek, tebliğ etmek, bildirmek
- Saymak, birer birer saymak
- Emretmek
- Keşfetmek, ifşa etmek, yaymak
- Temin etmek
- Itiraf etmek
- Tesiri olmak, tesir etmek
doğru
- Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı.
- Gerçek, yalan olmayan.
- Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
- Gerçek, hakikat
- İki nokta arasındaki en kısa çizgi.
- Yanlışsız, eksiksiz.
- Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca.
- Yakın, yakınlarında
- Gerçeğe uygun olan.
- (Mantıkta) Düşünme yasalarına uygun olan.
doğru açı
- 180 derecelik açı.
- Straight angle.
söylemek
- Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak
- Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak
- Yapılmasını istemek
- Türkü, şarkı vb. okumak
- Yazmak, düzmek.
- Haber vermek
- Önceden bildirmek, tahmin etmek
- Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak
- Bade.
- Tell.