diri diri ne demek?
- Canlı canlı, taptaze
Tam bu sırada iri iri, diri diri kolyozlar geldi.
S. F. Abasıyanık - Canlı olarak
Ben burada, diri diri bir mezara gömülmüş gibiyim.
Y. K. Karaosmanoğlu - Alive.
canlı
- Canlı yayın.
- Canı olan, diri, yaşayan
- Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu
- Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan.
- Yayın.
- Live.
- Alive.
- Living.
- Animate.
- Active.
diri diri yakılmak
- Perish at the stake.
diri örtü
- Ormanlık bölgelerde ağaçların altında yeşeren çalı, çırpı veya odunsu bitkiler.
diri
- Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı
- Güçlü, zinde.
- Solmamış, pörsümemiş.
- Gereği kadar pişmemiş.
- Yaşamakta olan, canlı.
- Taze.
- Zengin, varlıklı.
- Alive.
- Live.
- Youthful.