dip deep into the past ne demek?
- Geçmişe göz atmak, maziye bakmak
dip
- Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü
- Taban.
- Dikili duran bir şeyin yerle birleştiği nokta ve çevresi veya bir şeyin yanı başı
- Kapalı bir yerin kapıya göre en uzak bölümü
- Arka, kıç
- İktisadi konjonktürdeki daralmanın en alt noktaya ulaşması, diğer bir ifadeyle daralmadan tekrar genişlemeye geçisi yansıtan dönüş aşaması. krş. doruk
- S] TV. Görünçlüğün gerisinde yer alan, geriye düşen yerler. Ön karşıtı.
- Lambanın, ?r.plot] [İtaşıyıcısına takılmasına ve elektrik bağlantısının sağlanmasına yarayan bölümü.
To plunge or immerse; especially, to put for a moment into a liquid; to insert into a fluid and withdraw again.
To immerse for baptism; to baptize by immersion.
dip ağı
- Palamut vb. balıkları avlamak için denizin dibine atılan ağ.
deep
- Derin
- Engin, deniz
- Anlaşılmaz
- Derin derin, derinde
- Şiddetli, ağır
- Derinlik; koyuluk; karanlık
- Koyu (renk)
- Kalın, boğuk, pes deep -dyed hakiki, tam
into
- Içine, içeriye, haline, e, ye
- Edat içine, dahiline, -e, -ye, içeri