devede kulak ne demek?
- Çok az önemi olmak, söz etmeye değer bulmamak
Kitaptan öğrendikleri, hayattan gözlediklerinin yanında devede kulak kalır.
S. Birsel - Yetersiz, çok küçük veya az olmak
Tekaüt aylıkları günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu.
R. N. Güntekin - Bir bütüne göre ufak bir parça
- A drop in a bucket
- Drop in the ocean
devedikeni
- Bileşikgillerden, yaprakları dikenli, çeşitli türleri içine alan bir kır bitkisi, karayandık (carduus, circium, onoporden).
- Creeping thistle, thistle, sawwort, golden thistle.
devedikeni tüyü
- Thistledown.
kulak
- Başın her iki yanında bulunan işitme organı
- Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü
- Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri.
- Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu.
- Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça.
- Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri.
- Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği.
- Varlıklı Rus köylüsü.
- Toprak sahibi olan, ücretli emek kullanarak tarımsal üretim yapan veya toprak ve tarımsal araçları kiraya vererek tefecilik yoluyla haksız kazanç sağlayan varlıklı Rus köylüsü.
- İşitme organı; memelilerde dış, orta ve içkulak bölgelerinden oluşan yapı.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
devedikenidevedikeni tüyüdevedişidevedöşlüdevedeve balığıdeve bir akçeyedeve bir akçeye, deve bin akçeyedeve boynudevdev adam hastalığıdev adımdev adımlarıyla ilerlemekdev adımlarla ilerlemekkulakkulak ağrısıkulak akarıkulak altı bezikulak altı tükürük bezikulak altı tükürük bezi kanalıkulak altındakikulak arka atardamarıkulak arkası etmekkulak asmakulakula atkula donkula kul olmakkulaa