decayedness ne demek?
- Bozuk olma
- Ayrışmış olma
- Çürüklük
bozuk
- Bozulmuş olan
- Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ)
- Madenî para
- Kötümser, gergin, huzursuz, karışık
- Kızgın, sıkıntılı
- Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz.
- Down.
- Broken.
- Broken down.
- Out-of-action.
decayed
- Zayıflamış
- Takatsiz
- Halsiz düşmüş
- Dumura uğramış
- Çürümüş
- Çürük
- Aşınmış
- Dağılmış
- Düşkün
decay
- Ses kesildikten sonra, oluşan yankının yavaş yavaş kaybolması.
- Çürümek, zeval bulmak, inkıraz bulmak
- Azalmak, eksilmek
- Sıhhatçe düşmek, zayıflamak, bozulmak
- Çürütmek
- Sağlığını kaybetmek
- Azalma, eksilme
- Harap olma
- Parçalanmak, dağılmak