dava açmada özerklik ne demek?
- Kovuşturulması kişisel yakınmaya bağlı suçlarda, ilgilinin başvurmasıyle başlayan suçun kovuşturulması için, kamu yararı gözetilerek C. Savcısına, kamu davası açmada tanınan yetki.
- Principe d'opportunité de poursuite
dava
- Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma.
- İleri sürülerek savunulan düşünce, çözümlenmesi gerekli olan konu, sav
- Sorun
- Ülkü
- Sevgili.
- Aranç, dilem, ~ etmek: arançlamak, dilemlemek. ~ nın ihbârı : arancın, dilemin bildirilmesi, ~ ya müdâhale: aranca, dileme katılma. ictinâb ~ sı: önleme arancı, dilemi. îfâ ~sı: ödeme arancı, dilemi, inşâî ~ biçimleyici aranç, dilem (Gestaltungsklage), men' ~sı: giderme arancı, dilemi, tesbît ~ sı: belirtme (saptama) arancı, dilemi.
- Yargılıklarca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar için, yasada gösterilen yöntemine göre açılan ve yapılacak yargılama sonucunda, yargıcın kararıyla yargıya bağlanan uyuşmazlıklara ilişkin istemler.
- Bk. kanıtsav
- Takib edilen fikir, iddia. (Osmanlıca'da yazılışı: da'vâ)
- Lawsuit.
dava açılması zorunluğu ilkesi
- Ceza kovuşturması için yeter kanıtlar ve olaylar bulunduğunda, C. Savcısının kamu davası açma yükümü.
- Principle of compulsory public prosecution.
- Principe d'obligation de poursuite
açma
- Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi.
- Bir çeşit susamsız, kalınca, yağlı çörek.
- Açmak işi.
- Girecek veya çıkacak yer.
- Yerde kapalı güreşen güreşçiyi, güç kullanarak oyun uygulanabilir duruma getirme.
- Bk. ağartma
- Ses düğmesi yardımıyla sesin gürlüğünü artırma. Kısmanın karşıtı.
- Menfez.
- Decompression.
- Opening.
özerklik
- Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi.
- Bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması, yad erklik karşıtı
- Yönetim bakımından dış denetimden bağımsız olma. 2. Kişinin, kendi davranışlarını düzenleme ve bu davranışlara yön verme konusunda bir ölçüde bağımsız oluşu.
- Autarchy.
- Autonomy muhtariyet.
- Otonomi.
- Self-administration.
- Autonomy.
- Self-government.
- Self-rule.