darlaşmak ne demek?
- Daralmak
Herkeste darlaştıkça bizim evimizde kahve, un, şeker bollaştı.
M. Ş. Esendal - To get narrow.
- To get tight.
- To decrease.
daralmak
- Dar duruma gelmek, küçülmek.
- Azalmak
- Zayıflamak
- Güçleşmek, zorlaşmak.
- Sıkışmak, başı dara gelmek, bunalmak
- To be upset.
- To be distressed.
- To straiten.
- Run up.
- Become narrow.
darlaşma
- Darlaşmak işi.
darlaştır
- Yönetmenin, alıcı yönetmenine, alıcının yerini değiştirmeksizin daha dar açılı mercek kullanması için verdiği komut; genellikle optik kaydırma yoluyla sağlanır.
- Tighten shot!, zoom in!.
- Näherfahrenl, zuziehen!, Gummlinse zuziehenl
- Serrez!