darboğaza sokmak ne demek?
- Straiten.
darboğaz
- Piyasalarda üretimin, kredilerin, döviz imkânlarının, sürümün, ham madde arzının ve malzeme stoklarının gereksinim düzeyi altına düştüğü sıkıntılı durum.
- Toplumun, çözümlenmesinde güçlüklerle karşılaştığı bunalımlı durum.
- Bir ekonomide döviz, ham madde, finansman gibi çeşitli varlıkların gerekli düzeyin altına düşmesiyle ortaya çıkan darlık, kıtlık ve sunum yetersizliği.
- Bir üretim sürecinde karşılaşılan sunum ve istem dengesizliği.
- Taşıt gidiş gelişinin sık sık tıkandığı ve düzene sokulmasını, özel önlemler alınmasını gerektiren yol kavşağı. bkz. düğümyol.
- Bottleneck.
- Strait.
- Narrow pass.
- Bottleneck street.
- Voie en goulot
darboğazda olan
- Depressed.
sokmak
- İçine veya arasına girmesini sağlamak.
- Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
- Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak.
- Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak, zehirlemek
- Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek.
- Belli etmeden kötü bir malı vermek.
- Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
- Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek.
- Send.
- Strike.