damlatmak ne demek?
- Damla damla akıtmak.
- Damlalıkla ilaç koymak
Kâzım tezgâhın arkasında kulağına ilaç damlatıyordu.
A. İlhan - Damıtmak.
- Dribble.
- Drip.
- To drip.
- To drop.
- To dribble.
- To put drops (in.
damla
- Bir sıvıdan ayrılarak düşen parça halinde, küçük miktar, katre.
- Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı.
- Damla biçiminde olan ziynet.
- Damlalıkla kullanılan ilaç.
- Kalbe inen inme, felç.
- Çok az miktar.
- Katre.
- Genellikle göz, kulak ve burna damla tarzında uygulamak için hazırlanan çözelti.
- Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı.
- Belli miktarlarda akıtılarak kullanılan ilaç.
damlatma
- Damlatmak işi.
- Dropping, distilling, instillation, instillment, instilment.
damlatma hunisi
- Dropping funnel.