dağılma ne demek?
- Dağılmak işi
Fatoş'un içeri girmesiyle sabahtan beri esen kederli havanın dağılması bir oldu.
S. F. Abasıyanık - Sınırlı bölgelere toplanmış birlik, gereç ve kuruluşların düşman saldırısına karşı daha iyi korunmalarını sağlamak amacıyla birbirlerinden uzaklaştırılmaları.
- Bir hedefe aynı silahla atılan mermilerin, barut haklarının ve başka şartların değişmesi yüzünden ayrı ayrı noktalara vurması.
- Bk. yayılma
- Bk. dağılım
- Bir çözünenin birbiriyle karışmayan iki sıvı faz arasında dağılımı.
- Spread.
- Distribution.
- Dispersal.
- Diffusion.
- Disintegration.
- Decomposition.
- Dispersion.
- Scattering.
- Scatter.
- Dissolution.
- Break-down.
- Spreading.
- Staggering.
- Calcination.
- Catabolism.
- Decay.
- Dissociation.
- Dissolubility.
- Slaking.
- Diffraction.
- Lysis.
- Dissipati.
- Distribution
dağılmak
- Toplu durumdayken ayrılıp birbirinden uzaklaşmak
- Değer ve birimler belli etkenlerle, oranlı olarak bölünmek.
- Parçalanarak yayılmak, ufalanmak
- Karışık duruma gelmek, düzeni bozulmak
- Birliği, beraberliği bozulmak.
- Bir topluluğun, kuruluşun varlığı son bulmak, fesholunmak, münfesih olmak.
- Yavaş yavaş kaybolmak, yok olmak
- Fall apart.
- Fall out.
- Range.
yayılma
- Yayılmak işi, intişar.
- Işığın, bir kaynaktan çıkarak doğru çizgiler durumunda türlü yönlere dağılması.
- Yeniliklerin piyasada ve piyasa dışı kanallardayayılma biçimi.
- Elektromıknatıs ya da radyoelektrik dalgaların çeşitli yönlerde yol alma yeteneği.
- Bir çözeltide yüksek konsantrasyonlu bir bölgeden daha seyreltik bölgeye iyon veya molekül gibi çeşitli türler tarafından (konveksiyon ve göç ile birlikte) yükün taşınması.
- Kültür öğelerinin ya da kültür karmaşalarının coğrafya bakımından yer değiştirerek bir toplumdan başka bir toplumayayılması süreci.
- Contagion.
- Creep.
- Creepage.
- Deploy.
dağılma aygıtı
- Disintegration apparatus.
dağılma derecesi
- Degree of dispersion