düzmek ne demek?
- Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek
Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar.
M. Ş. Esendal - Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek.
- Yaratmak, oluşturmak, meydana getirmek
Yeşil caminin avlusundaki sette oturmuş, Nilüfer ovasına şiir düzerken...
S. F. Abasıyanık - Uydurmak.
- Cinsel ilişkide bulunmak.
- Prepare.
- Fuck.
- Knock off.
- Invent.
- To arrange.
- To compose.
- To prepare.
- To make up.
- To invent uydurmak.
- To fuck.
- To screw.
- To lay.
- To set up.
- To fit up.
- To assemble.
- To mount.
- To equip.
- To rig.
- To design.
- To layout.
- To plan.
- To organize.
- To bring together.
- To invent a story.
- To counterfeit.
- To forge.
- To rape.
düzmeklasik
- (Heykel, Mimarlık) Yunan klasik sanatının özentili, abartılı yansılaması.
düzme
- Düzmek işi.
- Gerçek olmayan, aslına benzetilerek uydurulan, uydurma, sahte.
- Seeming / spurious argument.
- False.
- Arranging.
- Arrangement.
- Collecting.
- Collection.
- Fake.
- Forged.