crush ne demek?
- Ezmek
- Buruşmak
- Sıkmak, sıkıştırmak
- Öğütmek
- Kalabalık, izdiham
- Baskı yapmak, tazyik etmek, basmak
- Ezme, baskı, sıkma
- Şiddetli ve geçici sevgi, tutku, düşkünlük.
- Kahretmek
- Itişmek
- Kırılmak, parçalanmak
- Gadretmek, zulmetmek
- Ezilmek.
ezmek
- Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
- Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
- Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek.
- Üzmek, sıkıntıya sokmak
- Baskı altında tutmak
- Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak.
- Yenmek, sindirmek.
- Harcamak
- To jam.
- Crush.
crush barrier
- Bariyer, barikat, kalabalığı durdurmak için kurulan barikat
crush injury
- Bywaters sendrom.
- Crush injury.