crimson ne demek?
- Koyu kırmızı
- Kırmızı boya
- Koyu kırmızıya boyamak
- Kıpkırmızı olmak, kızarmak.
- Kırmızılaştırmak, kızarmak, kıpkırmızı olmak
koyu
- Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı.
- Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı
- Aşırı (davranış, düşünce vb.)
- Derin, hararetli.
- Dark.
- Deep.
- Thick.
- Dense.
- Intense.
- Saturated.
crimson rambler
- Kızıl çardak gülü, sarmaşık gülü
crime
- Suç, cürüm
- Cinayet
- Kabahat, günah
- Ayıp.
- Suçlu bulmak, cezalandırmak