cebi dolu ne demek?
- Sitting pretty.
sitting
- Celse, oturum
- Kuluçkalık yumurta sayısı
- Kuluçka müddeti
- Oturmaya mahsus
- Oturan, oturma
cebi delik
- Parasız, eline geçen parayı hemen harcayan.
- Tutumlu olmayan (kimse), savurgan.
- Broke.
- Hole in the air.
- In the hole.
cebi para görmek
- Parası yokken para kazanmaya başlamak. Artık para kazanmaya başlamak.
- Iets beginnen te verdienen.
dolu
- Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli saydam buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü
- İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, boş karşıtı.
- Bir yerde sayıca çok.
- Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan
- Boş vakti olmayan, meşgul.
- Çok olan (iş, uğraş, olay vb.).
- İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar).
- Tornacılıkta delik açılmamış (gereç).
- Bir duygunun güçlü etkisinde olan.
- Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, çeşitli irilikte, iç içe katmanlı, yuvarlak ya da düzensiz biçimli saydam buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü.