burgaç ne demek?
- Anafor
Güldükçe esmer yanağında açılan gamze, bir burgaç gibi.
Ç. Altan - Bir akışkanın bir bölgesinin kendi yüzeyine dik bir eksen çevresinde dönmesi.
- Bir akışkanın bir bölgesinin kendi yüzeyine dik bir eksen çevresinde dönmesi.
- Burmaçları çevirmek için kullanılan ucu yassı, düz araç.
- anafor, girdap.
- Eğri, büğrü.
- Büklüm, kıvrım.
- Whirlpool.
- Eddy.
- Maelstrom.
- Vortex.
- Screwdriver.
- Wirbel
- Schraubenzieeher
- Tourbillon
- Tournevis
anafor
- Girdap.
- Karmakarışık, sinirli, güç durum
- Yolsuzluk yapılarak elde edilen şey.
- Bk. ters akıntı.
- Denizde akıntının yanında veya altında, onun ters istikametinde olarak akan su. Akıntı mukabili.
- Denizde bir akıntının bir engele çarpmasıyla geriye dönerek meydana getirdiği ters akıntı.
- Undertow.
- Eddy.
- Countercurrent.
- Counterflow.
burgaç akımı
- Som bir iletkende, değişen mıknatıssal alanın irkilimle uyardığı, kendi üzerine kapalı, içice eğriler üzerinde dolanan akım.
- Som bir iletkende, değişen mıknatıssal alanın irkilimle uyardığı, kendi üzerine kapalı, içice eğriler üzerinde dolanan akım.
- Eddy current.
- Wirbelstrom
- Courant de Foucault
burgaç akımı yitiği
- Bir elektriksel aygıtta burgaç akımının yol açtığı güç yitiği.
- Bir elektriksel aygıtta burgaç akımının yol açtığı güç yitiği.
- Eddy current loss.
- Wirbelstromverlust
- Perte par courants de Foucault