buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa ermeyince ne demek?
- Bir şeyin senin olduğundan kuşkun kalmaması için gereken bütün koşullar gerçekleşmelidir.
buğday
- Buğdaygillerin örnek bitkisi (Triticum).
- Bu bitkinin başaktan ayrılıp öğütülmesiyle elde edilen tanesi.
- Buğdaygiller (Gramineae, Poaceae) familyasından, çiçeklenmesi başak şeklinde, tohumları kullanılan, ülkemizde geniş bir alanda kültürü yapılan, bir yıllık otsu bitki.
- Buğdaygiller familyasından, başak biçiminde çiçeklenen, tohumları genelde insan gıdası olarak kullanılan, yapısında bulunan nişasta tabiatında olmayan polisakkaritler nedeniyle kanatlı rasyonlarında sınırlı kullanılan bir yıllık otsu bitki.
- Tohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başaktan ayrılmış tanesi.
- Corn.
- Commodity exchange.
- Common wheat.
- Wheat.
- Blé, froment
buğday açık rastığı
- Buğdayda taneleri karartarak, başak biçiminin bozulmasına yol açan ve sonunda ekseni çırılçıplak bırakan ilkel mantar.
- Ustilago tritici
var
- Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı.
- Sahiplik bildiren olumlu isim cümleleri kuran bir söz
- Elde bulunan her şey
- Existent.
- Present.
- Available.
- There is.
- There are.
- To have.
- Belongings.
deme
- "gerçek mi", "yok canım" gibi şaşma anlatır.
- Anlam.
- Halk edebiyatında şiir.
- Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad.
- Ağıt.
- Atasözü.
- Demek işi
- Ateş körüğü.
- Give; present; deal; produce, yield; cause; perform; say; take; teach; lecture; start, begin; overlook; surrender.
- Payment.