bozmak ne demek?
- Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek.
- Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir.
A. Ş. Hisar - Dokunmak, zarar vermek.
- Geçersiz bir duruma getirmek
Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun.
M. Ş. Esendal - Büyük parayı küçük birimlere ayırmak.
- Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek.
- Altını paraya çevirmek, bozdurmak.
- Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek.
- Bk. karıştırmak
- Gum up.
- Undo.
- Break.
- Unmake.
- Break down.
- Upset.
- Put out of action.
- Vitiate.
- Damage.
- Whittle away.
- Disorder.
- Whittle down.
- Disrupt.
- Whittle off.
- Adulterate.
- Discomfit.
- Ruin.
- Spoil.
- Corrupt.
- Violate.
- Wreck.
- Cash.
- Change.
- Exchange.
- Put to shame.
- Disappo.
- Abash.
- Addle.
- Annul.
- Attack.
- Bastardize.
- Bedevil.
- Blight.
- Bungle.
- Cancel.
- Contaminate.
- Cripple.
- Decay.
- Decompose.
- Disarrange.
- Discolour.
- Disturb.
- Embarrass.
- Frustrate.
- Humiliate.
- Infringe.
- Mutilate.
- Oversimplify.
- Perish.
- Perturb.
- Queer.
- Ruffle.
- Shatter.
- Shipwreck.
- Taint.
- Transgress.
- To spoil.
- To ruin.
- To disrupt.
- To upset.
- To mar.
- To decompose.
- To decay.
- To rot.
- To frustrate.
- To undo.
- To demolish.
- To taint.
- To adulterate.
- To disarrange.
- To disorder.
- To flatten.
- To flummox.
- To disconcert.
- To mortify.
- To humiliate.
- To embarrass.
- To sco.
- To put out of running order.
- To destroy.
- To disassemble.
- To take to pieces.
- To violate.
- To deflower.
- To rape.
- To close.
- To disband.
- To change for the worse.
- To be overly obsesse.
- Tous le.
karıştırmak
- Karışma işini yaptırmak.
- İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak
- Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek.
- Kurcalamak, oynamak.
- Üstünkörü okumak, araştırmak, incelemek
- Göz atmak, üstünkörü okumak
- Ayırt edememek, tam olarak seçememek.
- Bir yayında isteyerek yapılan karışma. (Yayını bozmak amacıyla yapılır).
- Mess smth.
- About.
bozma
- Biçimi ve kullanılışı değiştirilmiş
- Bozmak işi.
- İlk yargılıkta verilen bir yargının, yasada gösterilen nedenlere dayanarak, yeniden yargılama yapılıp düzeltilmesi için üst yargılıkça kaldırılması.
- Bir konutun, çok sayıda ev halkının yararlanabileceği konut birimlerine ya da bir yapının kullanım biçiminin başka kullanım biçimlerine dönüştürülmesi.
- Cancellation.
- Corruption.
- Dissolution.
- Frustration.
- Rape.
- Spoiling.
bozma kararı
- Mahkeme kararına, yapılan itirazın, yüksek dereceli mahkemede incelenmesi ile itirazın yerinde görülerek mahkeme kararının isabetsizliğine dair yüksek mahkemenin verdiği karar.
- Reversing decision, decision to overturn, decision of reversal.