boyacı ne demek?
- Boya satan kimse.
- Boyama işini, boyacılığı meslek edinen kimse
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını.
S. F. Abasıyanık - Boya satılan dükkân
Ben elimde bir gazete ile boyacıda oturuyordum.
P. Safa - Bezemleri boyayan kimse.
- Painter, scenic artist.
- Painter.
- Dyer.
- Dipper.
- Shoe black.
- Shoeblack.
- Bootblack.
- Shoeshine boy ayakkabı boyacısı.
- Housepainter.
- Dealer in paints.
- Shoeshine boy.
- Anstreicher, Dekorationsmaler, Kunstmaler, Prospektmaler, Maler
- Peintre (en décor), artiste-peintre-décorateur
boya
- Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen veya içine katılan renkli madde
- Resim yapmak için kullanılan kuru, sulu veya yağlı boya.
- Renk
- Aldatıcı görünüş.
- Yazmak için kullanılan mürekkep.
- (Resim) Başka cisimlerin yüzeyinde renkli bir katman oluşturmada kullanılan özdek. a. bk.boyayıcıboyalar.
- Nesnelere renk vermek ya da onları dış etkilerden korumak için kullanılan renkli özdek.
- Coloring.
- Colouring.
- Paint.
boyacı küpü
- Bir işin kolaylıkla ve çabucak yapılamayacağını anlatan boyacı küpü mü bu? boyacı küpü değil ki (hemen daldırıp çıkarasın) vb. deyimlerde kullanılan bir söz
boyacı küpüne girmiş gibi
- Çok boyalı kadın.