boşboğazlık etmek ne demek?
- Gereksiz, yersiz, düşüncesiz konuşmak
Ama boşboğazlık etmezsen bir şey olmaz.
H. R. Gürpınar - To talk indiscreetly.
- Babble.
- Chatter.
- Tattle.
boşboğazlık
- Boşboğaz olma durumu.
- Idle talk.
- Garrulity.
- Indiscretion.
boşboğaz
- Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklayamayan, geveze
- Yerli yersiz konuşan (kimse)
- T. Yerli yersiz mutlaka bir şey söylemeden içi rahat etmiyen. Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklamayan.(Eşyada olan asvat, birer savt-ı vücuddur: "Ben de varım" derler. O kainat-ı sakit birden söze başlıyor. "Bizi camid zannetme ey insan-ı boşboğaz!" S.)
- Communicative.
- Indiscreet.
- Garrulous.
- Babbler.
- Blabermouth.
- To have a long tongue.
- Unbridled tongue.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.