birincil emek piyasası ne demek?
- Nitelikli işgücünün yüksek ücretli işlerde iyi işler çalıştırıldığı, işgücünün kariyer beklentilerinin karşılandığı, sürekliliğin, iyi çalışma koşulları ve kuralların olduğu piyasa. krş. ikincil emek piyasası
- Primary labour market, primary labour.
birincil
- Sırada, önemde ilk yeri alan.
- Temel olarak alınan, ana, temel, esas, asli.
- Ilk, en yalın, en önemli olay , biçim ya da küme. Örn. karmaşık tepkimeler dizgesindeki en önemli ya da en hızlı tepkime.
- Primary esas.
- Primary.
birincil adsorplama tabakası
- Örgü iyonları tarafından çözeltideki zıt yüklü iyonların çekilmesi sonucu, bir katının yüzeyinde oluşan yüklü iyonlar tabakası.
emek
- Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü
- Uzun ve yorucu, özenli çalışma
- İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci, say.
- Belli bir bedel karşılığı üretim sürecinde üretim faktörlerinden biri olarak yer alan beden ve/veya beyin gücü.
- Uzun, yorucu ve özenli çalışma.
- Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
- 1. uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
- Labour, labour.
- Labor.
- Labour.
piyasa
- Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar
- Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme
- Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat
- Arz ve talebin karşılaştığı alan.
- Ortalık
- Satak. ~ fîâtı: satak ederi.
- Bk. genel satak
- Market.
- Quotation.
- Pleasant stroll.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
birincilbirincil adsorplama tabakasıbirincil ağızlılarbirincil akantozis nigrikansbirincil aktif taşınımbirincil alanbirincil aldosteronizmbirincil alkil halojenürbirincil alkolbirincil aminbirincibirinci ağırlıkbirinci alanbirinci alkolbirinci aoristemekemek akışkanlığıemek aranımıemek artıran teknolojik ilerlemeemek arz fazlasıemek arzıemek bolluğuemek çekmekemek değer kuramlarıemek değer teorileriemeeme seme yaramamakeme yaramakEMEAemeç