birikinti ne demek?
- Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey
Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu.
R. Enis - Öğelerinin boyutları ne olursa olsun, karalar üzerindeki eğimsiz yerlerde, çanak biçimli çukurlarda, sığ deniz ve göl diplerinde yığılan özdekler. bkz. tortu, tortulaşma.
- Sediment.
- Conglomeration.
- Accumulation.
- Heap.
- Talus.
- Collection.
- Deposit.
- Sédiment
birikinti çıkaran işlev
- (Kuramsal istatistik) ( )
- Cumulant generating function.
birikinti kıyısı
- Deniz ve akarsular tarafından sürüklenen ve yığılan taş parçacıklarıyla dolan kıyı.
- Teraküm sahilleri.
- Coastal plains.