biletçi ne demek?
- Aş yapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler.
- Dövüldükten sonra savrularak temizlenen ve kurutulan buğday.
- Zahire.
- Bilet satan görevli
Bilet kutusunu koltuğunun altına sıkıştırmış, elleri ceplerinde bir otobüs biletçisi geçti.
N. Cumalı - Gişelerinde bilet satan, yer ayıran kimse.
- Ticket taker.
- Conductor.
- Bus conductor.
- Ticket inspector.
- Inspector.
- Ticket seller.
- Lottery ticket seller.
- Booking clerk.
- Kassier (-in)
- Caissier(-ière)
biletçilik
- Bilet satma işi.
- Occupation of a ticket taker.
bilet
- Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge
- Temsillere giriş için önceden gişeden satın alınan ve kapıdaki denetçinin denetlediği kâğıt. Kayrabileti eleştirmecilere, dostlara, yazara, sahne yönetmenine, parasız ya da yalnız vergisi ödetilerek verilenbilet.
- Girimlik karşılığı alınarak belirli bir gösterimi belirli bir saatte belirli bir yerden izleme olanağı sağlayan, ayrıca ilgililerin izleyici sayısı ve gelir durumunu saptamalarına yarayan basılı belge.
- Tiàket, admission ticket.
- Ticket.
- Eintrittskarte