bildirmek ne demek?
- Herhangi bir şeyi haber vermek
Anası böyle söyledi, gene de gidip kocasına bildirdi.
M. Ş. EsendalBabası ile arasındaki bütün mektuplaşmaları bana da bildiriyor.
E. İ. Benice - Herhangi bir konuda bilgi vermek
Gönderdiğim mektubun bir ehemmiyeti yoktur, diye bildir, dedi.
F. R. Atay - Anlatmak, ifade etmek
Sadi hem acele acele konuşarak fikirlerini bildiriyor hem de gözlerini ileriye uçan bisikletlerden hiç alamıyordu.
H. Taner - Ihbâr etmek, teblîğ etmek.
- Herald.
- Impart.
- Indicate.
- Intimate.
- Issue.
- Lodge.
- Notice.
- Advertise.
- Apprise.
- Assert.
- Attest.
- Broadcast.
- Certify.
- Couch.
- Disclose.
- Pronounce.
- Protest.
- Release.
- Signify.
- Vote.
- Weave.
- To tell.
- To inform.
- To announce.
- To notify.
- To state.
- To declare.
- To proclaim.
- To pronounce.
- To advertise.
- To apprise.
- To signify.
- To be announced.
- To be notified.
- To be told.
- To communicate.
- To give notice of.
- Enounce.
- To let know.
- Note.
- Post.
- Promulgate.
- Purport.
- Shoot a line.
- Notify.
- Let smb.
- Know.
- Inform.
- Let know.
- Tell.
- Declare.
- Serve notice.
- Proclaim.
- Report.
- State.
- Acquaint.
- Advise.
- Affirm.
- Announce.
- Annunciate.
- Communicate.
- Enunciate.
- Give forth.
- Give out.
bildirme
- Bildirmek işi, beyan.
- Bir kimsenin kendisine ya da başkasına karşı işlendiğini bildiği bir suçu, kovuşturma yapmaya yetkili olan yerebildirmesi.
- Notice, warning, demand note.
- Impartation.
- Affirmation.
- Notice.
- Proclamation.
- Announcing.
- Notifying.
- Making known.
bildirme cümlesi
- Yüklemi bildirme kiplerinden biriyle kurulan cümle.
- Bir yargıyı, bir gerçeği bildirmek için yüklemi bildirme kiplerinden biriyle kurulan ad veya fiil cümlesi: Ben konuşmaya hazırım. Havuzun suyu bulanıktır. Hazırlıklar devam ediyor. Bu gün kaynanamla uzun uzun konuştum (R. N. Güntekin, Acımak, s. 81). Arasıra bir iki ay perhiz ederim (F. R. Atay, Gezerek Gördüklerim.) Sanatta ihtilâl, çoğu zaman «herkes»in yerine «ben»in geçmesiyle olur (A. H. Tanpınar, Yaşadığım gibi, s. 293). Bu sükût benim dikkatimdir (göst. es. s. 333). Yarın sizinle birlikte gideceğiz vb.
- Sentence of statement.