best evidence ne demek?
- Birinci derecede kanıt
- En geçerli delil
birinci
- Bir sayısının sıra sıfatı.
- Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey
- Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse
- Ulaşım araçlarında mevki, sınıf
- Sinemalarda, bazen ön ve hususinin bir bölümünü kapsayan sıralar; genellikle salonun görüntülükten ortasına doğru uzanan bölümü.
- Bir kümenin, bir bölgenin ya da tüm bölgelerin takımları arasında yapılan oyunlar sonucunda puan yönünden en üst sırayı elde eden takım.
- First.
- Primary.
- Premier.
- Uppermost.
best effort
- En iyi girişim
best encryption
- En ıyi şifreleme
evidence
- Kanıt
- Kanıtlamak, ispatlamak
- Delil, şehadet, ispat, tanıt
- Vuzuh, açıklık, aydınlık
- Şahit, tanık
- Belirtmek, açıklamak, göstermek
- Tasrih etmek, tavzih etmek
- İspat etmek