bütün bütün ne demek?
- Büsbütün, tamamıyla
Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün.
Y. K. Beyatlı - Completely.
bütün bütüne
- Bütün olarak, tamamıyla
- Zarf.
bütün ayrıntıları
- Ins and outs.
bütün
- Eksiksiz, tam
- Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi
- Bozuk olmayan (para).
- Parçalanmamış.
- Birlik, tamlık
- Tümel niceleyicinin Türkçe'deki bir karşılığı.
- Eksiksiz, tüm.
- Tam, tamam, tek parça.
- Halk, ahali.
- Whole.