aydınlatmak ne demek?

  1. Karanlığı giderip görünür duruma getirmek

    Işık yüzüne tam tepeden düşüyor ve onu iyice aydınlatıyordu.

    T. Buğra
  2. Bir sorun üzerine bilgi vermek.
  3. (en)Let daylight into smth.
  4. (en)Illuminate.
  5. (en)Light up.
  6. (en)Brighten.
  7. (en)Set light to.
  8. (en)Lighten.
  9. (en)Dissolve.
  10. (en)Clear.
  11. (en)Clear up.
  12. (en)Solve.
  13. (en)Charge.
  14. (en)Civilize.
  15. (en)Clue.
  16. (en)Elicit.
  17. (en)Elucidate.
  18. (en)Enlighten.
  19. (en)Enucleate.
  20. (en)Flash.
  21. (en)Flash on.
  22. (en)Illume.
  23. (en)Illumine.
  24. (en)Irradiate.
  25. (en)Light.
  26. (en)Post.
  27. (en)Rake up.
  28. (en)Clarify.
  29. (en)To illumine.
  30. (en)To illuminate.
  31. (en)To clarify.
  32. (en)To enlighten.
  33. (en)Bring round light.

aydınlatma

  1. Aydınlatmak işi.
  2. Sahnelerin ışıklandırılması işi.
  3. Alıcının önünde yer alan konunun ya da görünçlüğün ışıklandırılması.
  4. Nesneler ve çevrelerinin görülebilmesi amacıyle ışık uygulanması.
  5. Aydınlatma.
  6. Bir nesne üzerine gönderilen ışık miktarı, I=F/S; I: aydınlatma şiddeti F: manyetik alan gücü S: yüzey alanı.
  7. Muayene amacıyla bir organın, nesnenin veya boşluğun ışıklandırılması.
  8. (en)Lighting.
  9. (en)Enlightenment.
  10. (en)Clarification.

aydınlatma alanı

  1. Işıklama çalışmalarında genellikle altı bölüme ayrılan sahnenin ışıldaklar ve dizi ışıklarla aydınlatıldığı alan.
  2. (en)Lighting areas.
  3. (fr)Zone d'éclairage

Türetilmiş Kelimeler (bis)

aydınlatmaaydınlatma alanıaydınlatma aracıaydınlatma armatürüaydınlatma aygıtıaydınlataydınlatanaydınlatan şeyaydınlatıcıaydınlatıcı ekaydınlandırmakaydınlanmaaydınlanma çağıaydınlanmacıaydınlanmacılık
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın