amerıkan merkez bankası ne demek?
- Federal reserve board
federal
- Federasyon durumunda birleşmiş olan.
- Fr. Bir devletler federasyonu ile alakalı, yahut ona ait.
- Friendly or devoted to such a government; as, the Federal party.
- See Federalist.
- Any federal law-enforcement officer a member of the Union Army during the American Civil War national; especially in reference to the government of the United States as distinct from that of its member units; 'the Federal Bureau of Investigation'; 'federal courts'; 'the federal highway program'; 'federal property' characterized by or constituting a form of government in which power is divided between one central and several regional authorities; 'a federal system like that of the United States'; 'federal governments often evolved out of confederatons' of or relating to the central government of a federation; 'a federal district is one set aside as the seat of the national government'.
- Member of the Union Army during the American Civil War.
- Any federal law-enforcement officer.
- National; especially in reference to the government of the United States as distinct from that of its member units; 'the Federal Bureau of Investigation'; 'federal courts'; 'the federal highway program'; 'federal property'.
- Of or relating to the central government of a federation; 'a federal district is one set aside as the seat of the national government'.
- Being of or having to do with the northern United States and those loyal to the Union during the Civil War; 'Union soldiers'; 'Federal forces'; 'a Federal infantryman'.
amer
- Acımtırak bir içki türü.
- (Amr, ömr, imaret) Muammer eylemek. Çok zaman yaşayıp kalmak. Muammer olmak.
- Yaşlı kişi. İhtiyar. (Osmanlıca'da yazılışı: a'mer)
- Amére.
amerasian
- Amerika ve Asya kökenli
merkez
- Bir ülkenin, bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri.
- Bir işin öğretildiği yer.
- Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
- Belirli bir yerin ortası.
- Polis karakolu
- Biçim, durum, yol.
- Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası.
- Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek.
- Özek.
- Bk. özek
banka
- Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve bunlardan daha başka parasal ekonomik etkinliklerde bulunan kuruluş.
- Bankacılık işleminin yapıldığı yer.
- Mevduat kabul eden, kredi açan, ulusal ve uluslararası ödemelerde aracılık, para nakli, senet iskontosu, emanet kabulü vb. hizmetleri sunan, pazarlanabilir menkul değerler gibi finansal aktifleri elinde tutan ve saymaca para yaratan finansal aracı kurum.
- İtl. Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlerini gören ticari kuruluş.Faiz dinimizde günahtır. Bankalar dar gelirlilerin paralarını faiz karşılığı toplar, zenginlere daha yüksek faizle verir. Bunlar dar gelirlilerin tasarruf ettikleri paralarla bir iş yeri açar, bir mal üretir ve bu malın fiatına, ödedikleri faizi de ekliyerek paranın asıl sahibine satarlar. Böylece bankada faiz karşılığı para yatıran dar gelirliler, kendi paralarıyla üretilen bu malları satın almakla kendi aldıkları faizden daha fazlasını yani zenginin bankaya ödediği faizi ödemiş olurlar. Hem bankacıyı, hem banka ile iş yapan ticaret erbabını kendi paralarıyla çalışmadan zengin etmiş, fiatlarını yükseltmesine ve dar gelirlilerin zulme uğramasına alet olmuş olurlar.İslama uygun olan; iş ortaklığıdır. İş adamı paralarını kullandığı insanları, paraları ölç--uşu--nde işine ortak yapmalı, karını da zararını da buna göre bölüşmelidir. Böyle olursa hem fiatlar yükselmez, hem de bir kısım insanlar zenginleşirken, diğerleri fakirleşmez.
- Banking.
- Banking house.
- Bank.