merkez ne demek?
- Bir ülkenin, bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri.
- Bir işin öğretildiği yer.
- Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Belirli bir yerin ortası.
- Polis karakolu
Sizi merkezimize gönderip tevkif ettireceğim.
A. Gündüz - Biçim, durum, yol.
- Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası.
- Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek.
- Özek.
- Bk. özek
- (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret.
- Centric.
- Focal.
- Centrical.
- Centrically.
- Center.
- Centre.
- Headquarters.
- Head office.
- Station.
- Bosom.
- Navel.
- Omphalos.
- Arterial.
- Artery.
- Base.
- Focus.
- Heart.
- Root.
- Seat.
- Central office.
- Administrative centre.
- Police station karakol.
- Head quarters.
- Main office.
- Police station.
- Midpoint.
- Centre point.
- Middle.
- Central point.
- Principal firm.
- Principal office.
- Home office.
- Head.
- Central core.
- Centrum.
- Head firm.
özek
- Kentsel işlevlerin ve etkinlerin yoğunlaştığı irili ufaklı yerleşim yerleri, kentler.
- Bkz. özbölge, iş özeği, kent özeği.
- Bir şeyin çevreden aynı uzaklıkta olan yeri, merkez.
- Bir kentin, tecim ve işgörü etkinliklerinin toplandığı çekirdek kesimi.
- Bk. merkez
- Center.
- Centre
merkez açı
- Köşesi çemberin merkezinde bulunan açı.
- Çemberin iki yarıçapının oluşturduğu açı.
- Central angle.
- Angle au centre
merkez avrupa
- Central europe