alışmak ne demek?
- Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek
Muhtaç değiliz ama, ben çalışmaya alıştım.
E. İ. Benice - Yadırgamaz duruma gelmek.
- Uyar duruma gelmek, uygun gelmek, intibak etmek
Bu mesleğe alışmış gibi görünüyor.
N. Araz - Sürekli ister olmak.
- Bağlanmak, ısınmak
Birdenbire ona alıştığını hissediyor ve bu işe ayrıca şaşıyordu.
A. H. Tanpınar - Bağımlılık kazanmak.
- Evcilleşmek, ehlîleşmek.
- Tutuşmak, yanmaya başlamak.
- Be in the habit of doing.
- Get used to.
- Get accustomed to smth.
- Accommodate oneself.
- Addict.
- Acclimate.
- Acclimatize.
- Accommodate.
- Adjust.
- Drop into a habit.
- Become inured to.
- Orient oneself.
- Orientate oneself.
- Become reconciled to.
- Reconcile oneself.
- To be used to.
- To be accustomed to.
- To get used to.
- To become accustomed to.
- To accustom oneself.
- To acclimatize oneself.
- To be in the habit of.
- To become addicted.
- To become reconciled to.
- To inure oneself to.
- To become familiar with.
- To grow used to sth.
- To accustom oneself to sth / to do sth.
- Adjust oneself.
- Get into.
- Orientate.
alışma
- Alışmak işi
- Yabancılık duymama.
- İntibak etme.
- Mümarese.
- Uyum.
- Becoming accustomed.
- Breaking in.
- Orientation.
- Adaptation.
alışma devresi
- Familiarization period