alçalmış deniz ne demek?
- Low tide.
low
- Düşük
- Alçak, yüksek olmayan
- Az
- Alçaktaki, aşağıdaki
- Ekvatora yakın
- Ufka yakın
- Alçak gönüllü, mütevazı
- Ucuz, adi
- Yavaş
- Hakir
alçalma
- Düşkünlük, zül.
- Toprağın çöküp oturması.
- Gelgitte denizin alçalması, cezir.
- Alçalmak işi, inme.
- Bayağılaşma, kendini küçük düşürme.
- Yerkabuğunun genişçe bir bölümünün, içgüçlerin etkisiyle asal durumunu yitirerek çanaklaşma, tekneleşme vb. yeni bir biçim kazanması.
- Stoop.
- Down-warping.
- Going down.
- Losing altitude.
alçalma yolu
- Descent path.
deniz
- Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi.
- Bu su kütlesinin belirli bir parçası.
- Sınırsız genişlik, çokluk, yoğunluk.
- Aydaki düzlükler.
- Geniş alan.
- Yer kabuğunun çukur kesimlerini dolduran, bağlı olduğu anadenize göre daha az derin, karasal sahanlıkları daha yaygın ve karaların etkisine çokça açık tuzlu su alanları.
- Büyük su kütlesindeki dalgalanma.
- Büyük su kütlesi.
- Çok, bol.
- Derya.